Freÿr, Njord’un oğluydu. Yakışıklıydı, babasından bile daha yüce ve daha cesaretliydi. havayı ve tarımı yönetiyordu. Refah, sevinç ve huzur onun ellerindeydi. Tıpkı Njord gibi Frey de Vanir’in Çocuğu, Vanir Tanrısı olarak biliniyordu. Ayrıca Mevsimlerin Tanrısı ve Varlık Veren isimleriyle de anılıyordu. Alfheim ve Işık Elfleri’nin hükümdarıydı.

Freÿr, hünerli cücelerin onun için yaptığı paha biçilemez tılsımlara sahipti.

Bunların en başında hem karada hem denizde ilerleyebilen gemi Skidbladnir vardır.

Yelkenleri açıldığında rüzgarları hep lehine kullanırdı, öyle bir şekilde tasarlanmıştı ki kullanılacağı zamana dek düzgünce katlanarak cepte dahi taşınabilirdi.
Bir de Gullinbrusti ya da Slidrugtanni adı verilen müthiş bir yaban domuzu vardı.

Bu yabandomuzu hem denizde hem de havada ilerleyebiliyor, altın kıllarından ışıklar saçıyordu. Frey, toprakları dışına seyahat edeceği zaman, savaş arabasına genelde bu yabandomuzunu bağlardı.
Frey, Dev Gymir’in hoş kızı Gerd’le evliydi.

Tüm diyarları gözetlemek için Lidskjald’ın tepesine çıktığı gün onu görmüştü. Oldukça kuzeyde, Gerd babasının çiftliğine doğru yürüyordu; kadın kapıyı kapatmak için beyaz tenli kolunu kaldırdığında tüm deniz büyük bir ışıkla parlamıştı. Frey, Gerd’e aşık oldu; üzüntüsünden ne uyuyabiliyordu ne de yiyip içebiliyordu. Babası Njord, Frey’in hizmetkarı Skirnir’in oğlunun ne sorunu olduğunu öğrenmesi için Frey’e gönderdi. Bunun üzerine Frey, arzusundan bahsetti ve Skirnir’den yardımcı olmasını, kıza olan ilgisini onun adına duyurmasını emretti. Skirnir ancak ve ancak Frey gerektiğinde kendi gücüyle vuruş yapan sihirli kılıcını ödünç olarak vermeyi kabul ederse gitmeyi kabul etti. Böylece Skirnir, kılıcı kuşanıp maceraya atıldı. Büyü kullanarak Gerd’i Frey ile buluşmaya mecbur bıraktı. Kabul edilen buluşma, dokuz gece sonra gerçekleşecekti, bu süre boyunca Frey arzusuyla yanıp tutuştu.
Daha sonra Frey, o çok güvendiği kılıcını kaybetti. Bu yüzden Dev Beli ile olan mücadelesinde, rakibini öldürmek için bir geyiğin boynuzlarını kullanmak zorunda kaldı.
Dünyanın sonu geldiğindeyse bu kılıca her zamankinden daha fazla ihtiyacı olacaktı. Snorri, Frey’in Gerd’e olan aşkının Odin tarafından verilen bir ceza olduğunu düşünüyor; zira Frey, Odin’in tahtına oturma cürretini göstermişti.
Frey’e tapmak, Kuzey’in her tarafında çok yaygındı. Yer isimleri, ona adanan birçok mabet olduğunu kanıtlıyor. Özellikle İsveçliler, Frey’e olan inanç konusunda özel bir şevk göstermişlerdi. Hatta Norveç Kraliyet hanesinin, Uppsalalı Yngvi-Frey’in (Yngvi, Yngvifreyr, ayrıca Ing ya da Ingunar-freyr) soyundan geldiği söylenir.
Frey’e adanan atlar olduğundan da bahsediliyor ki bu atlara Frey’in Yeleleri adı veriliyordu. Söylenene göre İsveç’te Frey’e tapan bir din kadını, Frey’e eş olarak sunulmuştu ve Frey bu kadınla gerçekten evlenmişti.