Netflix yayıncılık sisteminde özellikle son zamanlarda damgasını vuran DAHMER adlı yapımın başkarakteri olan Jeffery Dahmer hakkından biraz konuşalım, dizinin yarattığı romantik ve dramatik yapımın ardındaki gerçeklere odaklanalım. Dizide seri katilin çocukluk yıllarına dönerek karakterin ruhsal kimliği hakkında izleyiciye bilgi verilmek istediğini görüyoruz ancak bu bilgi romantik bir biçimde ele alınmış.
Dahmer 21 Mayıs 1960 yılında Amerika’nın Wisconsin eyaletinde doğmuş. Annesi Joyce Flint hamile olduğu sıralarda alması tehlikeli olan çeşitli kırmızı reçete ilaç tüketmiş. Bu ilaçlar tesadüf eseri fetüse fiziksel veya kanıtlanabilir düzeyde hasar bırakmamış ancak Dahmer’ın babasına göre katil olmasındaki birincil etki annesinin tükettiği ilaçlardı.
Katilin ilk çocukluk yıllarında dair bilinenlere göre asosyal bir profil çiziyordu. Aile içi şiddetli geçimsizlik, annenin ütopik varlıkların peşinden koşma eğilimi ve eşi ile saldırgan iletişimi… Küçüklüğünden beri gözlemlediği ilişki biçimi saldırganlıklar ve kavgalar üzerineymiş. Dahmer’ın yakalandıktan sonraki ifadelerine bakacak olursak cesetlere istediğini yapma arzusunun alt tonunda kontrol mekanizmasını saldırganlıkla sağlamaya çalıştığını göstermez mi? Ancak biz küçüklüğüne geri dönecek olursak babası ile ölü hayvanlar üzerinde çalıştıklarını, baba-oğul ilişkisini ölüleri parçalayarak bütünlediklerini görüyoruz.
Bir şekilde Jeffrey iletişim kurmayı kesip biçmekle, parçalamakla zihninde oturtmuş olabilir. Lise yıllarında hoşlandığı kişiye derste uyguladıkları anatomiyi yapmayı teklif etmesi de sanıyorum bir şekilde bu tezimin bir kanıtı olabilir. Annesiyle hiç iletişim kuramayan ve sevgi iletişiminden bir haber çocuğun babasıyla kurduğu iletişim biçiminin anatomi ve parçalama üzerine olması karakterindeki temel etkiyi yaratabilir.
1977 yılına geldiğimizde anne ve babanın boşandığı kayıt altına alınmış. Bu süreçte lisede olan Dahmer evde yalnız kaldı ve kendini alkole verdi. Dizi burada uzunca bir süre babasının evinde yalnız yaşayan çocuğun mağdur hikâyesini konu alıyor. Dışlanan, sosyal ortama alınmayan, annesinin kardeşini alıp gittiği bir adam görüyoruz. Bu noktada Dahmer ile empati bağı kurmamızın hedeflendiğini düşünüyorum ancak yalnız ya da terk edilmiş pek çok çocuğu ele alacak olursak normal olan hiçbirinin birini öldüreceğini sanmıyorum.
İlk cinayetini ailesi ayrıldıktan bir yıl sonra 1978 yılında işleyen Jeffrey Dahmer otostopçu bir çocuğu eve getirerek içki ve seks teklif etmiş. Ancak gitmek için direnen Steven Hicks kafasına aldığı beş kiloluk bir dumbell ile hiç bilmediği bir salonun ortasında can verdi. Olay dizide oldukça trajik bir şekilde ele alınmış. Dahmer sahiden ilk cinayetinden sonra neler hissetti bilmek zor ancak cesedi parçalara ayırarak ve bir korku filminin ayin sahnesini yaratmak istercesine Steven Hicks’in kemiklerini parçalara ayırıp saçtığını izliyoruz. Bundan dokuz yıla sonrasında kadar kayıtlara ve itiraflarına başka bir kayıt geçmemiş.
Dokuz yıla dönüp baktığımızda oldukça uzun bir süre. Dahmer’in sorumluluğunu başarılı ya da başarısız bir şekilde ele almaya çalışan babası oğlunun üniversite parasını karşılayarak Ohio State Üniversite’sine gitmesine olanak sağladı. Dürtülerini alkolle bastırmaya çalışan Jeffrey derslerin çoğuna katılmadığı için sonunda buradan atıldı. Her anlamda topluma uyumsuz olan Dahmer sonralarında yalnızlığı ve topluluklar dışında kalmayı kendi seçtiğini, bunu sevdiğini dile getirmiş. Orduya katılan Dahmer alkolizm yüzünden buradan da atıldı ancak bu sırada ilaçlardan uyuşturucu yapmayı öğrendi.
Alkolizm hayatında ciddi bir problem yaratmaya devam ederken ilk tutuklanmasını 1981’de alkollü araç kullanmaktan yaşadı.
1982 yılında babasının annesini ile yaşamaya başlayan Dahmer kurban vermeye yeniden başladı. Altı yıl boyunca burada yaşayan Dahmer genellikle kurbanlarını eşcinsel barlardan seçiyor, önce onlarla seks yapıp sonraları içeceklerine attığı uyuşturucu sayesinde onları dehşet verici şekillerde öldürüyordu.
1982 ve 86 yıllarında ise sarhoş olduğu sırada iki erkek çocuğunun önünde mastürbasyon yaparak yeniden tutuklandı. 1987 yılında ikinci cinayetini, 1988 yılında iki cinayetini daha ve 1989 yılında bir cinayetini daha işledi. Dahmer kontrolden çıkmaya başlamıştı. Kurbanlarını büyükannesinin bodrum katında kesip biçiyor, aside yatırıyor ve cesetlerle seks yapıyordu. Tıp alanında Nekrofili olarak adlandırılan bu vakalar belli sınıflara ayrılır. Jeffrey ise en tehlikeli grup olan Homisidal Nekrofililer grubuna giriyor. Bu tip kişilikler cesetlerle ilişkiye girebilmek adına kişileri öldürebilir.
26 Eylül 1988 yılında Dahmer on üç yaşındaki bir çocuğu uyuşturma ve taciz etme nedenleriyle tutuklandı ancak çocuğun göçmen olması, Amerika kıtasında hüküm süren ırkçılığın bir kez daha kazanmasıyla beraber yalnızca beş yıl tutuksuz yargılanmayla serbest bırakıldı.
Dahmer 1991 yılında yakalanana dek 213 Daire, 924. Kuzey 25. Sokak, Milwaukee ‘de yaşamaya devam etti. Yaşadığı binadaki siyahi komşusunun defalarca polisi aradığı, şikâyetlerde bulunduğu kayıt altına alındığı bilinmektedir. Ancak Dahmer’ın özellikle bu bölgeyi seçtiğini düşünmemek içten bile değil. Problemli bir yer olduğu bilinen 924 Kuzey polislerin uğraşmak istemediği, normalde de tekin olmayan bir yermiş.
27 Mayıs 1991 yılında rehin olarak aldığı ve zombiye çevirmeye çalıştığı 14 yaşındaki Konerak Sinthasomphone, rektumu kanamış, ağır uyuşturucu etkisi altında ve çıplak bulunmuş. Şiddetli istismara maruz kalan çocuk iki kadın tarafından bulunarak polislere emanet edilmek istendi. Dahmer polislere çocuğun on dokuz yaşında ve reşit olduğunu, çok sarhoş olduğunu ve tartıştıkları için kendini dışarıya attığını ifade etti. Polis çocuğu katilin eline adeta teslim ederken sonraki ifadelerinde evin girişinin çok kötü koktuğunu, fakat soruşturmadıklarını ifade etmişler.
Polislerin kimlik sorgulamaya bile tenezzül etmedikleri bu olayın sonucunda on dört yaşındaki çocuk öldürülerek parçalara ayrıldı ve kafatası diğerleri gibi anı olarak saklandı. Sinthasomphone sonraları tespit edildiği üzere Dahmer’ın daha önce tecavüz ettiği on dokuz yaşındaki göçmenin erkek kardeşiydi. Polislerin ifadesinde belirttiği kötü koku ise önceki kurban Tony Hughes’ın yatak odasında çürümeye terk edilen cesedinden yayılıyordu. Dizide özellikle Tony için özel bir alan yaratmaya çalışan yönetmen sanıyoruz Jeffrey’nin ifadelerinden yola çıkarak romantik bir döngü yaratmak istediğini düşünüyorum.
1991 yazında Dahmer her hafta neredeyse bir kişiyi öldürüyordu. 30 Haziranda Matt Turner’ı, 5 Temmuzda Jeremiah Weinberger’ı, 12 Temmuzda Oliver Lacy’yi ve son olarak 19 Temmuzda Joseph Brandehoft’u öldürdü. Tüm kurbanlarının üzerinde onları kendi zombisi yapacak bir fikirle deney yapıyordu. Onların kafasına koca bir şırıngayla delerek içine asit ve kaynar su enjekte ediyordu. Tıpkı hayvan deneylerinde gibi onların yaşamasını sağlayacak ama ne düşünebilecek, ne bir şey talep edebilecekler ne de Dahmer’ın paranoya haline getirdiği terk etme eylemini gerçekleştirebileceklerdi. Elbette başarısız olan deneylerinin ardından ruhlarını içini hapsetme ve hep o kişilerle beraber olma fikrine bağlı kalarak etlerini yemeye, kanlarını içmeye başladı.
22 Temmuz 1991 yılında yine eşcinsel barlarından konuk olarak evine götürdüğü Tracy Edwards yakalanmasındaki başkahraman oldu. Edwards’a saldırarak kollarına kelepçe takmaya çalışan katil, Edwards’ı yatak odasına doğru sürükledi. Odada koca kokulu bir mavi fıçı, duvara asılmış ceset parçalarına şahit olan kurban Dahmer’e saldırarak elinden kurtuldu. Sokakta bir bileğinde kelepçeyle koşarken Edwards, iki polis memuru Robert Rauth ve Rolf Mueller tarafından sürülen bir arabaya ulaştı ve onları Dahmer’ın evine götürdü. Memurların evi taramasının sonucu tutuklanan Dahmer’ın yargılanma süreci başladı.
Kısa sürede kendisi ve evi büyük bir şöhret kazanan Dahmer 30 Ocak 1992 yılında yargılanmaya başladı. 17 cinayetten yargılanan Jeffrey Dahmer sonunda 15 cinayetten on beşer kez hapse mahkûm edildi. (957 yıl).
Dahmer hapis sürecinde iki kez diğer mahkûmlar tarafından saldırıya uğradı. İlki Temmuz 1994’te, hapishanedeki dini ayin sonrasında bir mahkûm tarafından jiletle boğazının yaralanması şeklinde gerçekleşti. Bu saldırıdan kurtulan Dahmer 28 Kasım 1994 yılında hapishane spor salonunda temizlik işlerini yaparken diğer mahkûmlar tarafından kafasına yediği dumbell darbesiyle hayatını kaybetti.
Karmanın gerçek olduğunu bir kez daha inandıran biyografisin son buluşu oldukça trajik.