John William Waterhouse, 6 Nisan 1849’da Roma’da doğmuştur. Annesi ve babası İngiliz asıllı ressamlardır. Çocukluk yıllarını İtalya’da geçirmiştir ve ailesi 1854 yılında Londra’ya geri taşınmıştır. Yaşadıkları ev, bugün, Victoria ve Albert Müzesi’nin yanındadır. “Nino” lakabıyla da anılan John William, 1871 yılında Kraliyet Sanat Akademisi heykel bölümüne girmiştir. Ancak ilgi alanına daha sonra resme yöneltmiştir. Kısa sürede başarı yakalayan Waterhouse’un “Uyku ve Kardeşi Ölüm” adlı eseri Kraliyet Akademisi yaz sergisinde sergilenmiştir. Bundan sonra her yaz sergisinde, eserleri sergilenmeye devam edilmiştir. Böylece Londra’nın sanat camiasında hatrı sayılır bir başarı elde etmiştir. 1895’de akademiye girmiştir ve sanat okulunda dersler vermeye başlamıştır. Ophelia isimli ünlü serisine başlamış ancak bitiremeden 1915 yılında kanser yüzünden ölmüştür. Londra’da, Kensal Green Mezarlığına gömülmüştür.
Waterhouse, genellikle, günlük yaşamdan ve antik Yunan mitolojisinden sahneleri betimleyen resimler yapmıştır. Resimlerinin çoğu Homeros, Ovidius, Shakespeare, Tennyson veya Keats gibi yazarların anlatılarına dayanmaktadır. 200’e yakın eseri bulunmaktadır ve Londra’da ünlü sanat galerilerinde sergilenmektedir.
MİTOLOJİ KONULU ÜNLÜ ESERLERİ
Apollon ve Daphne, 1908 yılında tamamlanmıştır. Daphne, bir su perisidir. Tanrı Apollon, Eros’un ok atma yeteneği ile dalga geçince; Eros, Apollon’u Daphne’ye aşık eder. Daphne’yi ise başka bir ok ile vurarak, Apollon’dan nefret etmesini sağlar. Apollon, Daphne’yi kovalar ama Daphne sürekli kaçar. Sonunda, peri kızı babasına yardım etmesi için yalvarır ve babası, kızını defne ağacına döndürür. Apollon, üzüntü ile ağaçtan bir dal koparır ve defne dalını “kazanılan zaferlerin simgesi” yapar. Apollon, başında hep defne yapraklarından yapılmış tacı ile betimlenir.
Adonis’i Uyandırırken, 1899 yılında tamamlanmıştır. Suriye kralının kızı Myrrha, Afrodit’e yeterince tapınmaz. Bu yüzden aşk tanrıçası kıza öfkelenir ve kızın babasına aşık olmasını sağlar. Myrrha, dadısının yardımıyla, 7 gün 7 gece babası ile beraber olur. Son gün, Suriye kralı, beraber olduğu kişinin kızı olduğunu anlar ve öfkeyle kızını öldürmek ister. Tanrılar, Myrrha’ya acır ve kızı bir mersin ağacına döndürürler. Ağacın gövdesinden 9 ay sonra Adonis doğar. Afrodit, doğan çocuğu görür görmez aşık olur ve saklaması için Persephone’ye verir. Ancak Persephone de zamanla büyüyüp yakışıklı bir delikanlıya dönüşen Adonis’e aşık olur. Bu iki tanrıça arasında rekabete yol açar ve araya Zeus girer. Zeus’un kararına göre, Adonis, dört ay yeraltında Persephone ile, dört ay yerüstünde Afrodit ile yaşayacaktır. Geriye kalan dört ayda ise istediği tanrıçayı seçebileceğini söyler. Afrodit’in büyüleri ile Adonis, aşk tanrıçasını seçer. Böylece, Adonis’in yeryüzüne çıkışı, baharı getirir. Ancak bir gün Adonis ormanda koşuyorken, bir yaban domuzu tarafından öldürülür. Onun ölümü, aşk tanrıçasını derinden etkiler. Üzüntüden güzelliği yitip gider. Durumun farkına varan ölümsüzler meclisi, Adonis’i diriltme kararı alırlar. Resim, Adonis’in dirilme yani uyanma anını betimler.
Flora ve Zephyros, 1898’de tamamlanmıştır. Chloris, güzeller güzeli bir peridir. Ormanda dolaşırken, batı rüzgarı Zephyros onu görür ve aşık olur. Chloris, tanrıdan kaçar ve tanrı, periyi kovalar. Sonunda Zephyros, periyi yakalamayı başarır ve kıza tecavüz eder. Sonra onunla evlenir. Kocası, eşi için bir bahçe yapar ve içini çiçeklerle doldurur. Böylece, peri, baharın tanrıçası olur. Chloris, Latince’de Flora olarak bilinir. Resim, Chloris’in kaçırılma anını betimler.