Öykünün ilerleyen bölümlerinde sorularına cevap alamayan, bu durumdan ise fazlasıyla yakınan Pilot ile sorulara cevap vermeyen Küçük Prens’in arkadaşlığına ve sohbetlerine tanık oluruz. Yetişkinlerin dünyasına ait dış benlik sürekli sorgulama halinde, veriler edinme derdindedir.
Çocukluğun, iç benliğin bütünleşen kavramı Küçük Prens ise öykünün ilerleyen bölümlerinde yaşadıkları, sessizce anlattıklarıyla tüm sorulara ruhsal bir uyanış sürecinde cevap verecektir. Ancak bu uyanış kelimelere dökülmeyecek kadar derindir.
Öykünün üçüncü bölümüne hâkim olan bir başka dünya kavramına denk geliriz. Arkadaşlıkları iyiden iyiye oturan iki karakterin sohbetlerine tanık oluruz. Sohbetlerin temasında dış benliğin doyumsuzluğu, iç benliğin ise hüznü hâkimdir. Pilot’un uçağını ilk gördüğünde meraka kapılan Küçük Prens uçağın ne olduğunu sorar.
“Uçağım, benim uçağım”
Pilot’un göklerden geldiğini öğrenen Küçük Prens tatlı bir kahkaha eşliğinde “Demek sende gökyüzünden geliyorsun” der. Kurulan cümlelerin alt metnini okumak oldukça mühimdir. Bu noktada, aynı yerden gelmek, benzer yere ait olma kavramları çalışır. Sorulara direkt cevap vermediğinden bahsetmiştik. Ancak Pilot karakteri zekidir ve ayrıntıyı hızlıca yakalar.
“Sen başka gezegenden mi geldin?”
Ancak Küçük Prens yine soruyu duymazdan gelecektir. Pilot’un zihni yetişkinlerin dünyasına ait sorularla çalkalanır durur. Nedir şu başka gezegen olayı? Olabilir miydi? “Bak canım, söyler misin, nereden geldin sen? Şu ‘yaşadığım yer’ dediğin yer neresi? Koyununu götüreceğin yer yani?”
Üçüncü bölümün temasında yoğun olarak bilme, sorgulama ve keşfetme temalarının çalıştığını düşünüyorum. Pilot karakteri hani şu pek çok kez yakındığı yetişkinler gibi soru sorar durur. Nereden geldiğin, kökenlerin nereye ait olduğu hep yetişkinlerin sorusudur. Çocukların dünyasında hangi ırktan olduğun, nereden geldiğin ya da kökenlerinin nereye ait olduğu umursanmaz. Çocuk ruhu sorulan tüm bu sorulardan rahatsız olur.
Örneğin; güzel bir kalem algısı her iki dünya içinde oldukça farklıdır. Güzelliğini nitelendiren durumlar yetişkinlerin dünyasında ne kadara aldığın, hangi markaya ya da tasarımcıya ait olduğu ile ilgiliyken çocukların dünyasında güzellik algısı; kalemin ne renk olduğu, yazdığı veya kalemin süslenme tarzıyla bütünleşir.
Bir süre suskunluğuna dönerek düşüncelerine dalan Küçük Prens “Biliyor musun” der. “Koyunum bana verdiğin bu kutuyu geceleri evi olarak kullanabilir.”
Böylece koyun, ev gibi sembollerle masal anlatılarındaki derin mesaja doğru yol almaya devam ederiz. “Evet” der Pilot, “Ayrıca iyi çocuk olursan sana bir ip de verebilirim, gündüzleri onu bağlaman için; ha bir de kazık tabii.” Koyun daha önce belirttiğim gibi ruhsal rehber semboliğini aktifleştiren bir imgedir. Pilot karakterinin cümlesi hem biz okuyucuları hem de Küçük Prens’i şaşırtır, yorumlamaya çalışanı ise derinden üzer…
Rehberliği bağlamak, olduğu yere saplayıp hapsetmek hem çocuk dünyasında hem de masal öğretilerinde kabul edilemezdi. Sınırlanmak, engellenmek çağrışımları yapan ip ve kazık imgeleri sarsıcı bir etki yaratabilir.
“Bağlamak mı!” dedi. “O niye ki?”
“Bağlamazsan, çeker gider, kaybolur.”
“Gider mi? Nereye gidebilir ki?”
“Her yere. Burnunun doğrusuna çeker gider.”
“Ne fark eder ki?” dedi küçük prens. “Nasıl olsa her şey küçücük benim yaşadığım yerde.”
Sonra da ekledi; sesi biraz üzüntülü gibiydi: “Burnunun doğrusuna gitse de kimse fazla uzağa gidemez orada…”
Üçüncü bölümün sonlarında rastladığımız karakter arasında yaşanan diyalogların derinliğinde bazı saklı gerçekler vardır. Küçük Prens ülkesinden, ait olduğu ülkeden çekip gitmek zorunda kalmış. Sembolik bir anlatımla iç benliğin kişinin en ücra köşelere gömüldüğünden bahsedebiliriz. Aynı zamanda ülkesinin ne denli küçük olduğundan bahseder. O kadar küçüktür ki kimse başını alıp gidemez, çok uzaklara yolculuk edemez. İç benlik, kişinin içinde sıkışıp kalmıştır. Yaratıcılığımızı, çocukluğumuzu, masumiyetimizi tanımlayan Küçük Prens arketipiyle onu bir yerde nefessiz bıraktığımızdan bahsedebiliriz.
Sembollerin okunması, kişinin bilinçaltına özgün bir süreçtir. Küçük Prens’in ülkesinin bu denli küçük olması ruhunuzda ne gibi etkiler yaratıyor? Masallar ve öyküler bilinçaltında belli bir yöne özellikle keşfe çıksa bile sübjektif bir süreç olduğuna inandığım okumaların zihninizin hangi bölgesine hitap ettiğini iyi çözümlemek, içimizdeki Küçük Prens’e soru sormadan dinlemek gerekir.
Üçüncü Bölüm Sonu.
Bir sonraki bölüm; Küçük Prens 4. Bölüm
[…] Bir sonraki Bölüm; Küçük Prens 3. Bölüm […]