Vanir & Æsir arasındaki savaşta barışı güvence altına almak için Vanir’e rehin olarak verilecek kadar önemli olduğu düşünülümüştü.

Mímir ve Hœnir (bazı hikayelerde Óðin’in kardeşleri) Njörðr, Freyr ve Freya için takas edildi.

Vanir, Hœnir’in harika bir ticaretçi olduğunu düşündü. Aynı zamanada uzun boylu, yakışıklı ve yetenekli bir savaşçı olarak tanımlandı – ve onu bir şef yaptılar.

Ancak kısa süre sonra Mímir’in konseyi olmadan herhangi bir karara varamayacaklarını düşündüler.

Bu zayıflığın cezası olarak Mímir’in kafasını kesip Æsir’e geri gönderdiler.

Bu altın fırsatı kaçırmamak için, Óðin Mimir’in kellesini canlandırdı ve senelerce onu yanında taşıyıp ondan alabildiği tüm bilgeliği topladı.

Daha sonra, bilgelik kuyusunu korumak amacıyla bu başı – (daha sonra Mímisbrunnr adı verilen kuyu) – kuyuya attı.

Kuyunun koruyucusu, kuyunun sularından içti ve zaten var olan bilgeliğini sonsuz bir şekilde genişledi.

Óðin, Mímir’i tekrar ziyaret etti ve bir gözünü Mímisbrunnr’da feda etti.

Ardından o sudan kana kana içti.

Bedensiz kafalar, diğerlerinin yanı sıra İskandinav, Kelt ve Sakson mitlerinde ortak bir temadır ve aralarındaki benzerlikler dikkat çekicidir.

Örneğin, Kutsanmış Bran, Mímir’in bir versiyonu olabilir (veya tam tersi) ve onun bedensiz kafası, geleceğin reislerine ve krallarına bilgelik sunarak Britanya adasını korumaya adanmışlardır.