G-022SCGR6MW G-022SCGR6MW

Odin

Published on:

Yüce Tanrı Odin, Herkesin Babası unvanının yanında birçok farklı isme sahipti.

Ygg (Korkunç)

Gangrad (Muzafferi Belirleyen)

Herjan (Cenk Tanrısı)

Har (Ulu)

Jafnhar (Yüce)

Thridi (Üçüncü)

Nikar, Nikud, Bileyg (Kurnaz Gözlü)

Baleyg (Alev Gözlü)

Bolverk (Talihsizliğin Yaratıcısı)

Sigfather (Savaş ve Zaferin Babası)

Gaut ya da Geat (Yaratıcı)

Roptatyr, Valfather (Katledilmişlerin Babası) gibi isimlerle de anılıyordu.

Odin, tüm tanrılar arasında en bilge olanıydı. Bir mesele ortaya çıktığında herkes ona danışırdı. Dev Mimir‘in kuyusundan bilgelik suyu içmişti. Bir gözünü Mimir’e rehin olarak verdiğinden tek gözlü, görece yaşlı bir adam olarak betimleniyordu. Aynı zamanda kalkan ve mızrak kuşanmış güçlü ve yapılı biri olarak da resmediliyordu. Odin, tanrılara ve kahramanlara ziyafet verdiği Valhalla ve Vingold’ta yalnızca şarap içerdi, şarap onun için hem et hem de içecek vazifesi görüyordu. Kendi payına düşen etlerden yemediklerini Geri ve Freki (İki isim de “Açgözlü” anlamına geliyor.) isimli iki kurduna yedirirdi. Odin’in ayrıca Hugin ve Munin (Düşünce ve Hafıza) adında iki kuzgunu vardı, biri sağ biri sol omzuna tünerdi. Odin, bilgeliğinin büyük bir kısmını bu kuzgunlara borçluydu. Zira her gün evrenin uzak köşelerine uçarlar, gördükleri şeyleri Odin’e anlatmak için akşam yemeğinde geri dönerlerdi, bu yüzden Odin’e Kuzgunların Tanrısı da denirdi. Odin Valaskjálf‘taki ulu tahtı Lidskjalf’tan yaşanan tüm şeyleri görürdü. Sekiz bacaklı ve evrendeki en hızlı olan at olan Sleipnir ile istediği yere giderdi. Mızrağı Gungnir ile nişan aldığı her şeyi vururdu. değerli yüzük Draupnir’i yanından ayırmazdı, bu yüzükten her dokuz gece bir aynı güzellikte sekiz yüzük daha düşerdi.

Görünüşe göre Odin’e olan inancın bir kısmı, insan kurbanının tuhaf bir türünü içeriyor, Bu durum, büyük ölçüde bizim atalarımızın onu inatçı ve zalim bir tanrı olarak görmesinden kaynaklanıyor. Bazı efsane anlatılarında geçtiğine göre (Örneğin Starkad ve Vikar’ın öyküsü) Odin’in ağaçta asılması, mızrakla yaralanması ve kendini kendisine adaması gibi örnekler sonucunda Odin’e adamak için insanları asmak ve onları mızrakla yaralamak bir gelenek haline gelmişti. Bu sebeple ozanlar Odin’e “Asılmışların Tanrısı” ya da “Darağaçlarının Efendisi” de diyorlardı. Odin, kuzgunlarını asılmışların yanına gönderir ya da bizzat kendi bu darağaçlarına gider ve büyülü sözcüklerle asılmış kişiyi konuştururdu. On birinci yüzyılda yaşanmış bir tarihçi olan Bremenli Adam, Uppsala’daki tapınağın yakınlarında kurban ağaçlıkları bulunduğunu ve buradaki kutsal ağaçların dallarında birçok insanın asıldığını söyler (Bremenli Adam’ın anlatısını temel alan Hans Dedeekam, Oseberg’de keşfedilen halı dokumalarının üstünde çalışarak, insanların asıldığı ağaçların şeklini inceleyip “kurban ağaçlığı” olarak kullanılan bir korunun varlığını tespit etti. Makalesi için bknz: Odins troe, in Kunst og haandverk. Nordiske studier (Christiania 1918))

Hiç şüphesiz bu kayıt, Odin’e sunulan kurbanlarla ilişkili. Snorri, Odin için verilen bu kurbanların Ynglinga Saga ile çok yakından ilişkili olduğunu öne sürüyor. Çünkü oradaki öyküye göre Odin, ölümünden hemen önce bedenini bir mızrağın ucuyla işaretliyor ve böylece “kendini silah zoruyla ölen tüm kişilere adıyor”. Ayrıca “Njord hastalıktan ölüyor, ama ölmeden önce kendini Odin’e sunmak için mızrakla işaretlenmeyi kabul ediyor”. Burada hareketle Odin’in yalnızca asılan insan kurbanları değil, ayno zamanda doğal olümlerden kaçınıp bedenini mızrakla yaralamak gibi bir seremoniye girişenleri kabul etmesi de muhtemel görünüyor. Hatta savaşmak için ilerleyen bir ordu, savaşa girmeden önce düşmanlarının üzerine mızraklarını atarak ve “Odin hepinize sahip olacak,” diye bağırarak onları Odin’e adayabilirdi. Odin, bu tür fedakârlıklardan memnun olurdu, çünkü tanrıların ve insanların düşmanlarına karşı gerçekleşecek nihai savaşa girişmeden önce, yanına toplayabildiği kadar kahraman toplamak istiyordu. Bu, onun için çok önemliydi.

Æsir içinde birden fazla savaş tanrısı bulunuyordu, ama en önde gelenleri Odin’di. Bu yüzden savaşa “Odin’in Fırtınası” ya da “Ygg’un Avı”, mızraklara ise “Odin’in Ateşi” deniyordu. Şu da var ki Odin, her yerde en yüce tanrı olarak görülmüyordu. Onun ismiyle ilişkilendirilen inanç, güneyden kuzeye göre geç bir dönemde gelmişti. Odin’le ilişkili yer adları, Odin’e tapılan çeşitli bölgelerin sınırlarını belirleme konusunda, birleştirici bir öğe olarak deperli bir yardı sağlıyor.

Odin’in eşlerinin adı Jord ve Frigg’di. Grid ve Rind adında iki dev cariyesi de vardı. Thor (Jord’dan), Blader (Frigg’den), Vidar (Grid’den), Vali’nin (Rind’den) yanı sıra Heimdall, Hod ve Bragi de onun evlatlarıydı. Büyün bu çocukları başlıca tanrılar arasında bulunuyordu. Diğer çocukları arasındaysa Tyr, Meili ve Balder’ın ölümü sonrasında tanrılar tarafından cehenneme gönderilen haberci Hermod vardı. Eski krallar ve prensler, Odin’in soyundan gelmekle övünürlerdi. Bu sebeple daha sonra Odin’le ilişkilendirilecek evlatlar arasında Danimarka krallarının atası Skjold, Haloigja ailesinini atası Sæming ( Lade bölgesinin beyleri) Volsungların atası Sigi ve dahası da eklendi.

Related

1 Yorum

  1. Hocam normalde yazmazdım ama sizi youtubedan buldum. sonra instagram hesabınızı keşfettim ve son olarak buradayım. site muhteşem gözüküyor, kuzey mitolojisi ile ilgili çok bilgi var. Gerek podcast, gerek sosyal medya olsun muhteşem iş çıkarmışsınız. takipteyiz.

Cevap bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

G-022SCGR6MW