G-022SCGR6MW G-022SCGR6MW

PANDORA

Published on:

Ölü bir ağırlıktan ibaret olan yeryüzüne hâkimiyet süren khaos’un nasıl son bulduğuna dair en eski söylentilere ait Kronos’un karma hikâyesinde bahsetmiştik. Paganların inanışına göre karmaşık bir yapıdan ibaret olan Dünya’ya çeki düzen geldiğinde tanrıların gücüne güç katacak varlıklara ihtiyaç duydu.

Söylentilere göre tanrıların gücüne güç katan yegâne şey; onlara tapılmasıydı. Nehirler yataklarına kavuşmuş, ağaç kökleri toprakla buluşmuşken hava berraklaşıp hafifledi. Yaratılan küçük yaratıklardan balıklar nehirle, kuşlar gökle ve dört ayaklılar ıslak toprakla bütünleşti. Ancak bu yaratıklar tanrıların varlığına ihtiyaç duymayan, akli yatkınlıkları ve ruhsal açlıkları olmayan ilkel varlıklardı. Tanrılar daha soylu ve inanç değerleri olan bir üst akıl yaratarak insanı var ettiler.

Söylentiler Prometheus’un insanı yaratış hikâyesini şöyle sunar;  Nefes alan toprağı avuçlarının içine alan tanrı onu şifacı suyla yoğurur ve tanrıların suretinde ancak daha ufak, yaralanmaya ve ölüme yatkın bir varlık yarattı. Bu varlığa tanrılardan bir parça katarak ruhu yerleştirdi. Diğer tüm yaratılanlar toprağı seyrederken insan göğü ve tanrıların sonsuzluğunu görebilsin diye dik bir duruşla yaratıldı.

Prometheus ve kardeşi Epimetheus diğer küçük ve muhtaç olan bu varlıklar yaratılmadan önce dev soyundan gelen titanlardandı. Bu iki kudretli kardeşlerin görevi insan ve hayvan ırkına hayatta kalabilmeleri adına gerekli yetenekleri donatmak üzere verilen görevde Epimetheus yetenekleri dağıtacak ve Prometheus bahşedilen yetenekleri denetleyecekti.

Böylece kıt bir bilince sahip olan hayvanlara cesaret, güç ve çeviklik bahşedildi. Bazı hayvanlara kanatlar, bazılarına oldukça güçlü dişler bahşedilirken elindeki yetenekleri har vurup harman savuran Epimetheus yaptığının henüz farkında değildi. Büyük bir iştahla ve savurganlıkla dağıtılan yetenekler insan ırkına geldiğinde son bulmuştu. Bu akli dengesi üstün olan yaratıklara verebilecek bir hediye, bahşedilecek bir yetenek kalmamıştı. Müsrifliğinin sorumluluğunu üstlenemeyen Epimetheus ne yapacağını bilmez halde ağabeyine başvurdu.

Bunun üzerine Minevra’nın da yardımını alarak göklere ulaşan Prometheus insan ırkına getirmek için Hephaistos’un alevler saçan ocağından bir kıvılcım çaldı. Sonsuz ateş olarak anılan kutsal ateşten alınan kıvılcım insanları hiçbir yeteneği olmamasına rağmen üstün kıldı. Çevik hayvanlardan korunmak adına silah, soğuklardan kaçınmak adına sıcaklık oldu.

Öfkeden çıldıran Zeus intikamın çılgın ateşiyle Prometheus’a zalimce bir cezayı hükmederken insanoğlu için ilk kadının yaratılmasını emreder. Söylentilere göre Zeus’un gazabından ve öfkesinden korkan diğer tanrılar yaratılan ilk kadına kendilerinden bir armağan bahşeder. Afrodit güzelliğini ve cilvesini, Apollon şairane yönünü, Athena el becerikliliğini, Hermes ise kıvrak zekâsını bahşeder.

Her tanrıdan bir parça taşıyan bu kadın oldukça dikkat çekiciydi. Ağabeyinin Zeus hakkındaki uyarılarını kadını görür görmez unutan Epimetheus kadını evine alır. Yanında Zeus’un güzeller güzeli insan kızına sunduğu hediye olarak gösterilen bir kutu daha girer eve… Söylentiler bu söz konusu kutunun içinde Dünya’ya salınacak tüm kötülükleri sakladığını söyler. Yeryüzüne, Epimetheus’un koynuna gönderilen güzeller güzeli bu kadının kulağına Zeus tarafından bir buyruk büyülü kelimelerle mühürlenir.

Kelimeler Pandora’nın zihninde sisli bir bulut gibi varlığını sürdürürken günler geçti. Epimetheus halinden oldukça memnun ve mutluydu. Kadın oldukça güzel yemekler yapıyor, güzel şarkılar mırıldanıyor, aklıyla ve güzelliğiyle titanın aklını başından alıyordu.

Zeus’un intikamı merakla körüklenen bir günde Pandora’nın parmaklarının kutunun kapağının açılmasıyla hortladı. Kutunun içinden bu gün bile varlığını kara bir lanet olarak sürdüren pek çok kötülük çıkıverdi. O ana kadar insanoğlunun arasında hüküm süren huzurun arasına kıskançlık, kin, intikam gibi zihni felaketler yayıldı. Verem, salgın ve çeşitli çaresiz hastalık insan bedeninin içine siniverdi.

Pandora kutuyu saliseler içinde kapatmış olsa da Zeus’un intikamı insanoğlunun arasına yayılmış, tanrılardan gelen amansız kötülükler Dünya’yı çepeçevre sarmıştı. Merak güdüsünün içine yerleşen binlerce kötülüğün içinde söylentiler tek bir iyilik olduğunu söyler;

Umut…

Zeus umudu kötülük olarak nitelendirdiğinden mi yoksa içinde biraz olsun insanoğluna karşı sempati barındırdığından bilinmez ama bu varlığı o kutuya son olarak koymuş. Ancak hastalıklar kadar fena halde güçlü olan bu güdü insanoğlunu salınan kötülüklere karşı bu gün bile korumaya devam etmiştir.

Related

Cevap bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

G-022SCGR6MW