Geyikler pek çok kültürde ve mitolojide yer edinmiş hayvanlardır. Onları şamanların inanışlarında, Artemis’in yanı başında ve Türk mitolojisinin pek çok alanında görmüş, okumuşuzdur ancak hak ettikleri değeri edindiklerini sanmıyorum.
Yunan mitolojisinde avcılık ve ay tanrıçası olarak bilinen Artemis’in kutsal hayvanı olan Keryneia Geyiği’ne dair en önemli öyküyü Herkül’ün zorlu görevlerinde görürüz. Herkül’ün on iki görevinin içinde üçüncü sırada yer alan, hızlı hayvanın canlı yakalanma görevi bir sene boyunca sürer. Yunanistan ile Trakya arasında süregelen kovalamanın ardından Keryneia geyiği yorgunluktan bitap düşerek Herkül’e boyun eğer. Herkül görevini başarıyla tamamladığını zalim kral Eurystheus’a kanıtlar kanıtlamaz hayvanı salıverir. Böylece geyik öldürülmekten kurtulur, tanrıça Artemis’in yanına geri döner.
Yunan mitolojisinde vahşiliği, avcılık yetenekleri ve kardeşinin zıttı olan Ay’a hükmetmesi ile bilinen Artemis sembollerde dişiliği de temsil etmektedir. Kutsal hayvanının anaç bir hayvan grubu olarak bilinen geyik olması boşuna değildir. Astrolojide öğrendiğimiz gibi ay dişilerle ilgiliydi.
Şaman öğretilerinde ise geyik ruhların Göktanrı’ya ulaşması konusunda yardımcı olan, ruhlara rehberlik eden bir hayvan olarak bilinir. Ruhların diğer dünyaya göçü sırasında yardımcı olduğuna inanılırdı. Bununla beraber Şamanizm’de ak geyikler dişi ilahi bir ruhla, tanrıça ile bağlantılı olduğuna inanılırdı. Şaman ayinlerinde hayvan elbiselerine bürünen şamanların en çok büründükleri üç hayvan tiplemelerinden biridir. (Geyik, kuş ve ayı)
Geyikler, Göktürkler için hanedanı temsil eder. Aile, bağ temalarını siyasi anlamda kullanıldığını böylece gözlemleyebiliriz. Eski Türk mezarlarında rastlanan geyik motifleri şaman inancında var olan ilahi rehber kavramını pekiştirir. Özellikle İskit ve Hun Türklerine ait görsel eserlerde geyik motiflerine sıklıkla rastlarız.
Son zamanlarda yalnızca Noel Baba figürünün yarenleri olarak temsil edilse bile pek çok kültürde, özellikle Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan geyikler Asya ve Çin topraklarında iyi şans ve mutluluğun sembolüdür. Anadolu topraklarında, doğa ana ya da bereket tanrıçası olarak nitelendirilen Kybele’nin sembollerindendir.
İskandinav mitolojisinde ise Algiz, Elhaz ya da Ezec olarak bilinen rune sembolizminin anlamını taşımaktadır. Runik alfabesinde bu harf “geyik ayağı otu” olarak bilinir. Geyik boynuzları ile benzerlik gösteren harf kendi dilinde kötü ruhlara karşı korunma, savunma ya da koruma dürtüsü anlamları taşımaktadır. Burada önemli olan nokta; korunmanın silahla değil, zırhla yapıldığıdır.
Geyikler ise korunma güçlerini çevik hareketleri ve kaçma becerileriyle sağlarlar.
Çeşitli kültürlerde edindiği konumundan bahsettikten sonra, elbette en can alıcı nokta olan sembollerin dilinden bahsedelim. Birçok kültürde ormanın kralı olarak betimlenen geyikler ölmeden önce gözyaşları dökermiş. Sembolik olarak hayvansal dürtüler altında ezilen, çırpınan masumiyetin simgesi olurlar.
Ürkek olan bu hayvanların kaçma becerileri oldukça yüksek olur. Bu sayede ormanın en çevik hayvanlarından biri olmayı başarırlar. Çevik hareketleriyle ise eylemin, manevi hassasiyetin semboliği haline gelmişlerdir.
Erkek geyikler, dişi geyikleri çiftleşme zamanı gelip çattığında etkilemek adına boynuzlarıyla çarpışır, erkeklik yarışına girerler. Gücünü göstermek, dişiyi etkilemek isteyen geyikler sembolik olarak erkekliği çağrıştırırlar. Dişi geyikler ise yılda yalnızca bir kez yavrularlar ve yavru; dişi olarak dünyaya geldiğinde koruma ve yuvasını kurana kadar göz kulak olma sağlanır. Dişiler yuvalarını kurmak için ayrılsa bile zaman zaman bir araya gelinir. Aile olma dürtüsü önemlidir. Erkek yavrular ise kendi başlarına beslenmeye başladıklarında terk edilirler.
Sembolizmde pek çok şeyi ifade ettiğini gerek mitolojik ve kültürel yansımalarda gerek habitatlarında gördük. Ancak genel olarak özetlemek gerekirse geyikler bize şunları ifade eder:
Aşk
Bir arada kalabilme
Güç Savaşı
Koruma / İlahi Korunma
Aşk İçin Mücadele
Aile
Ruhsallık
Sadakat
