G-022SCGR6MW G-022SCGR6MW

Yunan Mitolojisinde Periler

Published on:

Yunan efsanelerinde periler çeşitli şekillerde karşımıza çıkar. “Nimf” eski Yunanca’da “genç kız” anlamına gelir, çünkü nimfler aynı zamanda doğanın ruhları olan genç kadınlar formundadır. “Nymphs” aynı zamanda Dryadlar, Naiadlar ve Oreadler gibi birçok farklı doğa ruhu türü için genel bir terimdir.

Ruhlar olarak periler doğanın mizacını yansıtabilirlerdi. Hayatınızda bir ormanda yürürken ormanın soğuk ve sevimsiz olduğunu hissettiniz mi? Ya da tam tersi, ruhu rahatlatan güneş ışığıyla dolu bir ormanda bulundunuz mu? Eski Yunanlılar doğadaki farklı atmosferleri su perilerinin ruh halleriyle özdeşleştirmişlerdir. Dryadlar ağaçlarda, Naiadlar nehirlerde ve Oreadler dağlarda ikamet ederdi.

Birçok yazar, sanatçı ve yaratıcı düşünür, doğanın çeşitli manzaralarında oluşan ruh hallerini ve hisleri tasvir etmek için su perilerinin görsellerini kullanmıştır. Doğayı antropomorfize etmek – doğaya insan benzeri nitelikler atfetmek – insanlar ve doğa arasında bağlantı kurmak için yaygın bir tekniktir ve aynı zamanda insanlığı doğanın kendisi olarak görmenin bir yoludur.

Eski Yunanlılar, doğanın tümünde ” kutsal ” bir parça olduğuna dair güzel bir fikre sahipti. Bu ilahi enerjik güç her şeye hayat veriyordu. Yunanlılar doğanın sakinleştirici ve tedavi edici faydalarının farkına varmış ve ağaçların, dağların ve nehirlerin içindeki yaşamı hissetmişlerdir. Bu nedenle doğaya görsel bir vücut verilmiştir.

DRYADLAR

“Dryad” terimi “ağacın ya da meşenin” anlamına gelir. Bunlar doğal olarak ağaçların, ormanlık alanların, meşelerin, çamların, kavakların, dişbudakların ve benzerlerinin ruhlarıydı. Birçok farklı dryad türü vardı, ancak en nadir bulunanları Daphnaie idi. Eğer bir ağaç perisinin Hamadryades gibi özel bir ismi varsa, bu perinin ruhunun ağaca bağlı olduğu anlamına gelirdi. Eğer ağaç yok olursa, dryad’ın ruhu da yok olurdu. Tersine, eğer ağaç çiçek açarsa, dryad’ın hayatı da sağlıklı ve canlı olurdu. Dryadlar genellikle insanlardan saklanırlardı ama şakacı da olabilirlerdi. Vahşi Doğa Tanrısı Pan’ın arkadaşlığından hoşlanırlardı. Faunlar ve periler sık sık birlikte oynarlardı. Vahşi doğaları Dionysius’un eğlenceleri sırasında ortaya çıkardı; şarap tanrısı şarap eşliğinde çılgın partilerini ormanlarda düzenlerdi ve Dryadlar da onlara katılmaya can atardı.

Yunan mitolojisinde sonsuz sayıda dryad vardı. Onlar doğayı temsil ediyorlardı ve Yunan uygarlığının ilk çağlarında doğada uçsuz bucaksız bir yaşam vardı. Ovid gibi Romalı yazarlar da yaratıcı eserleriyle onların faydalarını ve doğanın güzelliğini vurgulamaya devam ettiler.

Pan and the Dryades, 1898, Andreas Groll

NAIADLAR

“Naiad” kelimesi eski Yunanca’da “akmak” anlamına gelen “naiein” fiilinden gelmektedir. Su ruhları için son derece uygun bir isimdir. Naiadlar okyanuslarda, göllerde, pınarlarda,

çeşmelerde ve nehirlerde yaşarlardı. Tatlı su naiadları daha çok iyi kalplilikleri ve yardımseverlikleriyle bilinirken, tuzlu deniz perileri daha belalı olarak bilinirdi.

Su perileri genellikle tanrıların yoldaşlarıydı ve gençliklerinde tanrıların oyun arkadaşları olurlardı. Bir efsanede, genç tanrıça Athena ile iyi arkadaş olan Pallas adında bir Naiad vardı. Pallas’ın evi, eski Kuzey Afrika’da bulunan Libya’daki Tritonis Gölü’ydü. Pallas ve Athena savaş oyunları oynarken, Pallas yanlışlıkla yaşamını yitirdi. Athena arkadaşını hatırlamak için Palladium adında bir anıt dikti. Daha sonraları, Troyalılar Palladium heykelini şehirlerini koruyan bir tılsım olarak görecekler ve Palladium şehirlerinde olduğu sürece, Troya’nın düşmeyeceğine inanacaklardı.

Naiads of the Sea by Gustave Dore

OREADLAR

Oreadler dağların, mağaraların ve oyukların perileriydi ve eski Yunanca’da “dağ” anlamına gelen “oros” kelimesinden türemişti. Dağlardaki ağaçlarda da yaşayabilirlerdi. Av tanrıçası Artemis’in en sevdiği avlanma alanları dağlar olduğu için genellikle Oreadlar ile ilişkilendirilir. Dionysos da Oread’lerle arkadaşlık etmekten hoşlanırdı.

Yunan mitolojisinde Echo isimli Oread özellikle ünlüdür. Hera’yı konuşarak oyalar ve Zeus’un kaçamaklarını gizler. Hilesi açığa çıkınca Hera onu başkalarının son söylediklerini tekrar etmek ile yani yankı özelliği ile lanetler. Echo daha sonraları Narkissos’a aşık olur ama delikanlı tarafından reddedilince yapayalnız dağlarda yaşamaya başlar. Böylece dağlardaki ses yankısı, Echo’nun varlığı ile açıklanır.

Les Oreades, William Adolphe Bouguereau, 1902

Related

Cevap bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

G-022SCGR6MW