G-022SCGR6MW G-022SCGR6MW

Antik Yunan’da Karşılıksız Aşk – Echo ve Narkissos

Published on:

Efsanelerde çoğu zaman görülür ki âşıklar ya amansız bir aşkın pençesinde yüreği kanar dururken ya da karşılıksız bir aşkın derin sancısında sürüklenirken tasvir edilmiştir. Mitolojik öykülerin romantik bir analizi çıkartılacak olsaydık, oldukça az güzel aşk hikâyesine tanıklık edebilirdik.

Yunan mitolojisinde narsist kimliklerin çıkış noktası olarak anılan farklı bir aşk hikâyesi daha mevcuttur. Söylentiye göre Kephisos kıyılarında usulca dolanan Echo adında tatlı bir peri kızı yaşarmış. Su perisi gününün çoğunluğunu çiçekli kırların arasında dolanarak öldürür, diğer perilerle sohbet edermiş. Ancak günün birinde bu genç peri, gönlünü Kephisos’un kıyısında oturan Narkissos’a kaptırıvermiş.

Narkissos dillere destan alımıyla nehrin kıyısında otururken Echo onu uzaktan sevmiş. Yaşadığı evrenin en yakışıklısı olarak bilinen Narkissos’un kederli gözleri ise kimseyi görmez, hiçbir kızın aşkına karşılık vermezmiş. Echo aşkla Narkissos’un yanına usulca gelirken aynı hüzün kapısını çalan aşka engel olmaya hazırlanıyordu.

Aşkını sözlere döken Echo, Narkissos’dan karşılık alamamış, buz gibi kalbin duvarlarını geçmeyi becerememiştir. Narkissos’un kalbi ve aklı Hermes’in Stygian ırmağının öte tarafına kaçırdığı kız kardeşinin yasını tutarken, mutluluğa ve aşkın tatlı sıcağına yer kalmamıştır. Narkissos her gün nehir kenarında oturarak yaşamın kaynağı, bir diğer yarısı olan kız kardeşi için yas tutuyor, günden güne soluyordur. Echo ise âşık olduğu adamın yanı başında, her gün onunla beraber zamanını öldürüyor acıdan başını kaldırıp bir gün kendisini görmesini umuyordur.

“Bana bak ve gör” der genç peri. “ben yasını tuttuğun kız kardeşinden çok daha güzelim”

Narkissos periye cevap vermekten kaçınarak sükûnetini korumaya devam etmiş. Biliyormuş ki ne söylese bu inatçı su perisi onu ikna etmek, kalbini kazanmak için binlerce kez dil dökebilirmiş. O yüzden gözlerini sükûnetinin eşliğinde nehre dikerek berrak sulara dalmış. Berrak sulara yansıyan güneşin tatlı ışıklarıyla kendi çehresini ilk kez gören Narkissos şaşkınca nehre doğru eğilmiş. Çünkü onun gördüğü çehre, tıpkı kız kardeşinin masum yüzüne benziyordu. Narkissos hiç bıkmadan usanmadan, açlık ya da uyuma derdini gözetmeden nehirdeki yansımasının üzerinde yavaşça kuruyup gidiyor, her gün yaşam ışığı soluyormuş.

Hikâyenin farklı versiyonlarında ise Narkissos, kederle bulanan bir adam değil, yakışıklılığının farkında olan burnu havada bir karaktere bürünür. Yaşadığı topraklarda en alımlı olan, tanrıların bile ilgisini çeken adam kimseyi beğenmezmiş. Ancak günlerden bir gün yüzünü yıkamak için nehre eğildiği sırada gördüğü yakışıklıyı çehreye gönlünü kaptırmış, o ulaşılmaz olanı elde etmek için günlerce nehrin kıyısından ayrılmamış.

Her iki söylentide Narkissos’a derin bir aşk duyan Echo, günden güne sevdiğinin eridiğini görüyor, çırpınışlarına cevap alamıyormuş. “Ah Narkissos! Senin acını duyamayacak biri için yas tutuyor, sonsuza dek yüzüne bakıp seni dinleyecek olanı umursamıyorsun!” Ancak Narkissos çırpınışları duymuyor, nehrin kıyısında gördüğü çehreyi hüzün veya diğer versiyonda olduğu gibi aşkla izlemeye devam ediyordu.

Narkissos sonunda Kephisos kıyılarında son nefesini tatlı bir uykunun kucağında vermiş. Âşık peri Echo’nun sesi bir daha hiç duyulmaz olmuş. Mezarın yakınlarında güzel bir çiçek doğmuş. Beyaz tomurcukları Kephisos’un kıyılarına, Narkissos’un oturup aşkla (ya da kederle) berrak sulara baktığı yere düştü.

Yöre halkı çiçeğe Narkissos (Nergis) adını bahşeder.

Related

Cevap bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Error decoding the Instagram API json
G-022SCGR6MW