G-022SCGR6MW G-022SCGR6MW

Gökkuşağı yılanı

Published on:

Gökkuşağı Yılanı’na atfedilen hikayeler ve isimler değişse de genellikle suyla ve dolayısıyla hayatla özdeşleştirilir. Pek çok hikayede insanları midesine indirir fakat Avustralya halkına örf ve âdetler de armağan eder. Gökkuşağı Yılanı yaratılış efsanesi olarak, aynı zamanda da Avustralya’nın yasalarını, âdetlerini ve totemik kabile kültürünü açıklamak için kullanılır.

Düşzamanı’nda, yani zamanın doğuşunda, Gökkuşağı Yılanı Avustralya’yı boydan boya katederken, geçtiği yerlerde bıraktığı izler; vadileri, nehirleri ve dere yataklarını oluşturur. Kurbağalara seslenir ve kurbağalar topraktan suyla dolup ağırlaşmış karınlarıyla çıkarlar.

Gökkuşağı Yılanı, kurbağaların karınlarını gıdıklar ve su dünyaya fışkırır, nehirleri ve gölleri doldurur. Buradan da tüm yaşam -hem bitkiler hem de hayvanlar- doğar. Kanguru, devekuşu, yılan, kuşlar ve tüm hayvanlar ülkeyi gezen Gökkuşağı Yılanı’nı takip eder. Her hayvan, sadece kendi türündeki canlıları avlayarak ekolojik dengeyi korumaya yardımcı olur.

Yılan, yasalar koyar ve yasalara itaat etmeyenlerin hayvan biçiminde kalacağını, yasaların ise insan formunda terfi edeceğini söyler. Her kabilenin belli bir hayvandan geldiğine inanılır. Bu hayvanlar kabilelerin totemidir ve totem onlara kökenlerini hatırlatır. Kabiledekiler, bu totem hayvan hariç her şeyi yiyebilirler. Böylece herkese yetecek kadar yemek olur. Bu, kaynakların sınırlı olduğu bir diyar için epey faydalı bir ilkedir.

Kaynak: Mark Daniels

Related

Cevap bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Error decoding the Instagram API json
G-022SCGR6MW