More

    Yunan Mitolojisinde Kader Tanrıçaları (Moirailer) -2

    Published on:

    Bir önceki yazımızda, Kader Tanrıçaları Moirai’leri yakından tanımıştık ve antik yazarlara göre tanrıçaların soyunu irdelemiştik. Bu bölümde ise, Kader Tanrıçalarının mitlerde nasıl yer aldıklarını inceleyeceğiz.

    AŞİL’İN SEÇİMİ

    Troya Savaşı’nda savaşmış bir Yunan kahramanı olan Akhilleus’un örneğinde, Yunanlılar bir şehri yağmaladıktan sonra kendisine hazineden “pay” ya da “moira” (bütünden pay) ayrılır. Onun payına düşen ise Briseis adında bir kadındı. Homeros toplumunda kadınlar tıpkı sığırlar ve eşyalar gibi mal ve ödül olarak görülürdü. Ancak Yunanlıların Kralı Agamemnon, açgözlülüğü yüzünden Briseis’in kendisine verilmesini talep etti. O Briseis’i aldıktan sonra, Akhilleus aşırı derecede rencide oldu. Briseis’i almak, Akhilleus’un kader tarafından belirlenmiş “payını” almak demekti. Bu onun hem onuruna hem de kaderi tayin edilmiş bir insan olarak benliğine büyük bir hakaretti. Sonuç olarak, Akhilleus Kral için savaşmayı reddetti ve bunun sonucunda Yunanlılar Troyalılar karşısında büyük bir yenilgiye uğradılar, her ne kadar kaderlerinde mağlup olmak olan Troyalılar olsa da.

    Akhilleus’un da yazgısında iki yol vardı: Troya’da savaşırsa evine asla dönemeyecek ama sonsuza dek sürecek bir şan ve şöhrete sahip olacaktı. Öte yandan, eğer Akhilleus Troya’da savaşmayıp evine dönerse, o zaman ailesiyle birlikte uzun bir hayat yaşayacak ama zamanla unutulacaktı.

    ALKESTİS VE ADMETOS MİTİ

    Kader Tanrıçalarına pek sık meydan okunmazdı. Ancak, insanlar yaşamları üzerinde özgür iradelerini kullanabildikleri için, bir insan yaşamının izleyebileceği pek çok farklı yol vardı. Kader Tanrıçaları yazgıları olasılıklara ve koşullara göre ördüğünden, her yol farklı sonuçlara yol açabilirdi.

    Bu durum en açık şekilde Kraliçe Alkestis efsanesinde görülür. Alkestis, Kral Admetos ile evliydi ama ne yazık ki bir gün yılanlar tarafından zehirlendi. Böylece Moirai’nin onun için tasarladığı plana göre ölmeye mahkum olmuştur. Ancak, Admetos’u kayıran güneş tanrısı Apollon, Kader Tanrıçalarını Admetos’un hayatının devam edebileceği başka bir yolu kabul etmeleri için kandırmayı başardı. Kaderler, Admetos’un kendi yerine gönüllü olarak ölecek birini bulması halinde yaşayabileceğine söz verdi.

    Admetos kısa sürede gerçek dostlarının kimler olduğunu anladı çünkü kendi anne babası da dahil olmak üzere pek çok kişi onun için ölmeyi reddetti. Alkestis, Admetos sormadan, onun yerine ölmeyi teklif etti. Neyse ki, güçlü kollu Yunan kahramanı Herakles, Admetos’un krallığından geçiyordu ve Admetos’un gösterdiği nazik misafirperverliğe minnettar olarak, Alkestis’in ruhunu Yeraltı Dünyası’na götürmeye gelen Ölüm’le savaştı. Ölüm (Thanatos) Herakles karşısında yenilgiye uğramış ve böylece Admetos ve Alkestis yaşamaya devam edebilmişlerdir. Mit, kaderin değişebilirliğini ama aynı zamanda onu değiştirmenin zorluğunu da dile getirir. Her ruhun Ölüm’le savaşacak bir Herakles’i yoktur.

    The Fates and the Furies | THE TERI TOME

    MELEAGER VE ALTHEA MİTİ

    Meleager efsanesinde Kader Tanrıçalarının önemli bir rolü vardır. Meleager, antik Yunan’ın Arkadyalı genç bir prensiydi. O doğduğunda, Kader Tanrıçaları ateşin yanındaki karyolasında dinlenen bebeğin yanında durmuş ve onun geleceği hakkında konuşmuşlardır. (Bazı rivayetlere göre Kader Tanrıçaları, bebeğin doğumundan üç gün sonra ortaya çıkarak kaderin ipliğini eğirirlerdi). 

    Kader Tanrıçaları anlaşmazlığa düşmüş gibi görünüyordu. İki kız kardeş Lachesis ve Clotho, bebeğin görkemli bir geleceğe sahip olması ve öteki dünyada onu şöhrete kavuşturması gerektiğini düşünüyorlardı. Ancak Atropos ateşte yanan bir kütüğü işaret ederek, kütüğün tamamı küle dönüşür dönüşmez çocuğun yok olacağını ileri sürdü.

    Meleager’in Althaea adındaki annesi kapının eşiğinde onları dinliyordu ve tanrıçaların tartışmasına kulak misafiri oldu. Hemen içeri girip kütüğü aldı ve alevi çabucak söndürdü. O andan itibaren kütüğü güvenli bir yerde sakladı.

    Meleager büyüyüp gelecek vaat eden bir prens oldu, birçok canavarla savaştı ve krallığının gelişmesine yardımcı oldu. En ünlü savaşlarından biri, avcı Atalanta ile beraber verdiği idi. Meleager ve Atalanta, uzun yıllardır şehre dehşet saçan Kalidonya Domuzu’nu birlikte öldürmeyi başardılar.

    Sonunda Meleager dayılarıyla bir anlaşmazlığa düştü. Onlarla ölümüne dövüşmüş ve her iki dayısı da ölmüştür. Kardeşlerinin ölümüne duyduğu öfke ve kederle Meleager’in annesi Althaea intikam almak için büyülü kütüğü ateşe attı. Bunun üzerine Meleager öldü ama üç Moirai’nin de kehanetlerini yerine gelmiş oldu.

    The Three Fates, 1910 Painting by Alexander Rothaug | Pixels

    KADER TANRIÇALARININ KARARI DEĞİŞKEN MİDİR?

    Orpheus ve Eurydice efsanesinde, bu iki aşık ölümü ya da kendilerine biçilen kaderi aldatma konusunda o kadar şanslı değildi. Zavallı Eurydice düğün gecesi ölmüş ve damadı Orpheus perişan olmuştur. Orpheus, Yeraltı Dünyası’na giderek Hades ve Persephone’ye Eurydice’nin ruhunu yaşayanların ülkesine geri getirmeleri için yalvardı. Yeraltı tanrıları anlayışlıydı, bu yüzden kabul ettiler. Ancak bir şartları vardı: Orpheus Yeraltı Dünyası’ndan ayrılana kadar Eurydice’ye dönüp bakmayacaktı.

    Orpheus şartları kabul etti, ama Yeraltı Dünyası’ndan ayrılmadan hemen önce, Eurydice’in Yeraltı Dünyası’nın tehlikelerini atlatamamış olmasından korkarak arkasına baktı. Bu bakış son bakıştı ve Eurydice’in ruhu, tıpkı Kader’in başlangıçta planladığı gibi, öbür dünyada kalmak zorundaydı.

    “Bu beni utandırıyor [diyor tanrı Hades]! Tartaros [Orpheus’a] yol açtı; kendi gözlerimle Eumenides’in [Erinyes, Furies] o ikna edici sesler karşısında gözyaşları döktüğünü gördüm ve Kız Kardeşler [Kaderler] kendilerine verilen görevi [Eurydice’i yeraltı dünyasına geri getirmek] yerine getirdiler.” (Statius, Thebaid 8. 58)

    Kaderler yaşamı geri getirebildikleri gibi ondan alabilirler de. Kader Tanrıçalarının bu yeteneğini, Tantalos/Pelops mitinde yakından gözlemleyebiliriz. Efsaneye göre, Pelops kendi babası Tantalos tarafından öldürülmüştür. Daha sonra Tantalos, tanrıların her şeyi bilip bilmediğini test etmek için oğlunun etini, pişmiş bir yemek süsü vererek tanrılara yedirmeye çalışmıştır. Tantalos’un kibrine öfkelenen tanrılar, sonsuza dek işkence görmesi için Yeraltı Dünyası’na atılmasını emrettiler. Kaderler genç Pelops’a yeniden hayat verdi ve o çok uzun ve ünlü bir soyun atası oldu: Atreus Hanedanı.

    “Moirai’nın iplikleri sonsuza dek eğilip bükülürse, kaderini paylaştıran Moira’nın ördüğü tüm acı şeylerden kurtulabilirsin!” (Nonnus, Dionysiaca 2.675)

    The Moirai in Greek Mythology - Greek Legends and Myths

    Related

    Cevap bırakın

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz